Cumhurbaşkanlığının 2023 yılı bütçesi TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Türkiye’nin Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve İsrail’le ikili bağlantılarda girilen yeni devrine işaret ederek, “Mısır’la da ilişkilerin normalleşmesine yönelik temaslarımız, iki tarafın ortak iradesi, müşterek menfaatleri ve karşılıklı saygı çerçevesinde sürmektedir. Ülkemizin, milletimizin menfaati neyi gerektiriyorsa onu yaptık ve yapıyoruz.” dedi.

Oktay, TBMM Plan ve Bütçe Kurulunda, Cumhurbaşkanlığı ve Cumhurbaşkanlığına bağlı, ilgili ve alakalı kurum, kuruluşların 2023 yılı bütçeleri üzerindeki görüşmelerde milletvekillerinin soru ve tenkitlerini yanıtladı.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi için yorumlara dikkati çeken Oktay, Türkiye’nin 20 yıldır daha müreffeh yarınlar, daha güçlü Türkiye idealiyle başarı rotasında ilerlediğini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğindeki bu seyahatin; gerektiğinde bedel ödeyen lakin bağımsız siyasetlerini hayata geçirme konusunda asla taviz vermeyen büyük Türkiye seyahati olduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin karar alma düzeneklerini somut çıktılarla birleştiren, idarede eşgüdümü, acil durumlarda anında müdahaleyi kolaylaştıran, vatandaşların kamu hizmetlerine erişimini hızlandıran tesirlerini her gün deneyim ettiklerini söz eden Oktay, yasama, yürütme ve yargı erkleri ortasında besbelli kuvvetler ayrılığını tesis eden idare sistemi sayesinde riskleri en âlâ halde yönettiklerini vurguladı.

İddiaların bilakis erkler ortası istikrar ve kontrol düzeneklerinin da net halde işlediğinin altını çizen Oktay, “Gücün, erklerin birinde toplanması hem sistemin yapısında hem de uygulamada mümkün değildir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemimizde tek adam değil, istişare vardır, katılımcı demokrasi vardır, hızlı ve etkin karar alma mekanizmaları vardır. Cumhurbaşkanımızı doğrudan millet seçmiştir ve egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” diye konuştu.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle milleti gerçek manada hükümran kılarak geleceğe yürüdüklerini belirten Oktay, şöyle devam etti:

“Türkiye Yüzyılı, yönetişimi güçlü, süratli ve esnek yapıda bir Türkiye ile istikrarın ve liderliğin yüzyılı olacaktır. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan işte bu güçlü yapının, güçlü önderidir. Haksızca tenkit oklarınızı yönelttiğiniz o önder, 20 yılda Türkiye’ye çağ atlatan, her alanda devrim niteliğinde adımlar atmış bir büyük öncüdür. Siyasi hayatının başlangıcından bu yana, aziz milletimize gece gündüz çalışarak kazandırdıklarını saymakla bitiremeyiz.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, sadece geçtiğimiz birkaç haftada Artvin Yusufeli Barajı ve Hidroelektrik Santrali, Hasankeyf-Gercüş Tüneli ve 2000 Köy Yaşam Merkezi’nin açılışını gerçekleştirmiştir. Türkiye’nin otomobili Togg seri üretim bandından inmiştir ve TOGG Gemlik Kampüsü’nün açılışı gerçekleşmiştir. Şahlanma nerede diyordunuz ya, işte şahlanış çoktan gerçekleşmeye başladı ve devam ediyor. Her bir vatandaşımızın hakkını hukukunu koruyan, yüzünü ak eden, başını dik tutan çalışmalarıyla, söz edildiği üzere bir Cumhurbaşkanı açığı asla bırakmadan, toplumun tüm kesitlerine hitap etmektedir.”

“KKTC’nin geleceğe inançla bakması için ne gerekiyorsa yapıyoruz”

Yereldeki mega hizmetlerle birlikte milletlerarası alanda da tarih yazmaya devam ettiklerini lisana getiren Oktay, Rusya-Ukrayna savaşının oluşturduğu tesirlerle pek çok ülke ne yapacağını bilmezken iki ülke ortasında tahlilden yana müzakerelerin kimin teşebbüsüyle başladığını sordu.

Oktay, dünyada besin arz güvenliği tehlikeye düşmüşken, tahıl koridorunun Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın girişimiyle açıldığını dile getirdi.

Fuat Oktay, yine benzer belirsizlikler yüzünden enerji arz güvenliği bölgesel bir sorun haline gelmişken, Avrupa kara kışı nasıl geçireceğini düşünürken, bir taraftan Türk dünyası, bir taraftan Rusya ile Türkiye’de güç krizini önleyecek adımları kimin attığını sorarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Yok sayıldıkça var olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için İslam İşbirliği Teşkilatı ve Türk Devletleri Teşkilatı nezdinde gözlemci üye statüsü verilmesi için kim uğraş etti? Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için savrulmadan bahsediyordunuz ya, biz her formda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yanındayız. Dün olduğu gibi bugün de Kıbrıs Türkü’nün refahı ve güçlenmesi, KKTC’nin geleceğe güvenle bakması için ne gerekiyorsa yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz.

Otuz yıldır çözümsüzlüğe gark olmuş Dağlık Karabağ bölgesinin azat olması için can Azerbaycan’ın yanında her şeyi göze alarak kim durdu? Bizi Akdeniz’de neredeyse olta bile atamayacak duruma sokmaya çalışırlarken, Libya ile Mavi Vatan’da bir dostluk yolunu kim açtı? Mutabakat mutabakatını kim imzaladı? Natürel ki milletin takviyesi ve takımlarıyla birlikte Recep Tayyip Erdoğan. Bu muvaffakiyetler, ülkemize duyulan itimadın de bir sonucudur.”

“Ortadoğu’da jeopolitik dönüşüm bölge ülkelerinin yaklaşımlarına yansımıştır”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hep milletin hak ve menfaatlerinden yana tavır sergilediğine işaret eden Oktay, “Cumhurbaşkanımız, asla tek adam olmamıştır, olma niyeti de yoktur. Bir gerçek vardır o da Recep Tayyip Erdoğan, bugün bir dünya lideridir. Herhangi bir ülkeyle temasımızı eleştirmeden önce bir dönüp Sayın Cumhurbaşkanımızın gösterdiği irade müktesebatına bakmanız elzemdir.” dedi.

Ortadoğu’da son dönemde yaşanan jeopolitik dönüşümün bölge ülkelerinin yaklaşımlarına da yansıdığını belirten Oktay, şunları kaydetti:

“Ülkemizin bölge sathında yürüttüğü işbirliğini önceleyen tutum, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve İsrail’le ikili münasebetlerde de yeni bir periyoda girilmesiyle neticelendi. Mısır’la da ilişkilerin normalleşmesine yönelik temaslarımız, iki tarafın ortak iradesi, müşterek menfaatleri ve karşılıklı saygı çerçevesinde sürmektedir. Ülkemizin, milletimizin menfaati neyi gerektiriyorsa onu yaptık ve yapıyoruz. Nasıl ki Azerbaycan’ın vatan muharebesine en güçlü katkıyı verip sonrasında yeniden tıpkı formda bölgede istikrar için Ermenistan ile olağanlaşma sürecini Azerbaycan ile birlikte destekliyorsak, masada ve alanda hangi yol milletimizden yanaysa ona yönelmeye devam edeceğiz.”

“Cari süreçler istikrarımızın son dört çeyrektir üst üste cari fazla verdiği görülmektedir”

Para ve maliye siyasetleri üzerinde ağırlaşan sorulara dikkati çeken Oktay, yatırımı, istihdamı, üretim, ihracat ve cari fazla amaçlı büyümeyi önceleyen bir ekonomik modelle hareket ettiklerini anlattı.

Oktay, bu siyaset çerçevesinde cari süreçlerde kalıcı güzelleşmenin yanı sıra istikrarlı, sürdürülebilir ve kapsayıcı büyümeyi de sağlamanın temel emelleri olduğunu söyledi.

Enerji başta olmak üzere memleketler arası emtia fiyatlarında yaşanan inanılmaz artışların 2022 yılında cari dengeyi olumsuz etkilediğini, yılın 9 ayında cari açığın yaklaşık 38 milyar dolar olduğunu belirten Oktay, şöyle devam etti:

“Dünya Bankası datalarına nazaran 2022 Ocak-Ekim periyodunda salgın öncesine kıyasla güç emtia fiyatları endeksi yüzde 97, güç dışı emtia fiyatları endeksi yüzde 50, tarım emtia fiyatları endeksi yüzde 43, ham petrol varil fiyatı yüzde 56, Avrupa’da doğalgaz fiyatları yüzde 792 ve kömür fiyatları yüzde 416 oranında artmıştır. Dış kaynaklı olan tarihi seviyedeki bu artışlar ithalat ünite fiyatlarımızı önemli ölçüde arttırmış, güç ithalatımız birinci 10 ayda geçen yıla nazaran yüzde 118,4, yani 43,7 milyar dolar artmıştır. Hakikaten, güç fiyatlarındaki artışın öncülük ettiği kelam konusu çevrimsel tesirler arındırıldığında, cari süreçler istikrarımızın son dört çeyrektir üst üste cari fazla verdiği görülmektedir. 2022 yılının birinci 3 ayı için varsayım edilen çevrimsel tesirlerden arındırılmış cari fazla yaklaşık 16,4 milyar dolardır.”

Cari açığı düşürmeye yönelik kıymetli yapısal adımları da sürdürdüklerini belirten Oktay, bu kapsamda orta-yüksek ve yüksek teknolojili üretimin hissesini milletlerarası pazarlara entegre bir biçimde daha da artırmak gayesiyle Teknoloji Odaklı Sanayi Atağı Programı’nın hayata geçirildiğini lisana getirdi.

(Sürecek)