Polonyalı ressam Zdzislaw Beksinski, ‘rüyalarını resmedercesine’ yarattığı çalışmalarıyla insanlığı büyüleyecek kadar ürkütücü ve detaylı birçok esere imza attı. Sanatçının hayatı da eserleri kadar ürkütücüydü.
Kaynak:https://www.thecollector.com/zdzislaw…
Fotoğrafta gördüğünüz kişi sürrealist ressam Zdzislaw Beksinski’dir. Eserlerini görenleri kabusa çevirecek kadar korkunç görüntüleri ile dünya çapında bir ün kazandı.
Zdzislaw Beksinski, 1929 yılında Polonya’nın Sanok şehrinde doğdu. Polonya’nın Nazi Almanyası ve Sovyetler Birliği tarafından işgali sırasında büyümüş sürrealist bir ressamdır.
II. İkinci Dünya Savaşı’nın başlangıcında, Sanok nüfusunun yaklaşık yüzde 30’u Yahudiydi ve savaşın sonunda neredeyse tamamı öldürülmüştü.
Yahudi olmayan Polonyalılar bile Almanlar tarafından zulüm gördü ve Alman işgali sonucunda yaklaşık 5,6 milyon Polonyalının ve Sovyet işgali nedeniyle yaklaşık 150.000 Polonyalının öldüğü tahmin ediliyor. Sanatçının çocukluğu hakkında çok az şey bilinse de böyle bir zamanda Polonya’da yaşamanın etkilerini tahmin etmek zor değil.
Zdzislaw Beksinski, Kraków Teknoloji Üniversitesi’nde mimarlık okudu ve site yöneticisi ve otobüs tasarımcısı olarak çalıştı.
Her iki işinden de nefret eden Beksinski, 1950’lerin ortalarında resim yapmaya başladı ve sonunda sürrealist bir ressam oldu. Sanat eğitimi almamasına rağmen eserleri oldukça başarılıydı ve çok satıyordu.
Beksinski’nin çalışmaları soyut ve sürrealist olarak nitelendirilebilir ve her zaman oldukça rahatsız edici olmuştur.
Kasvetli ölüm sahnelerini, çürümeyi, çarpık yüzleri ve deforme olmuş bedenleri görselleştirmeyen sanatçının oldukça karanlık bir üslubu vardı. Benksinski’nin tüm çalışmaları oldukça belirsizken, sonraki çalışmaları daha soyut ve biçimseldi.
Beksinski ise eserlerinin karanlık bir tona sahip olduğunu reddediyor.
Beksinski’ye göre eserlerinin karanlık bir tarafı yoktu. Sanat eserlerinin karanlık olarak nitelendirilmesinin nedeni, izleyicinin zihninde oluşan imgeler ve sembollerdir.
Beksinski ironik bir şekilde fotoğraflarında sıklıkla kullandığı Prusya mavisi rengiyle öne çıkıyor.
İlginç olan, bu Prusya mavisini oluşturmak için Prusik asitin gerekli olmasıdır. Bu Prusik asit, II. Dünya Savaşı’nda, birçok toplama kampındaki gaz odalarında kullanılan ve sonunda duvarları Prusya mavisi rengine boyayan Zyklon B adlı bir zehir yaratmak için de kullanıldı.
Beksinski’nin fotoğrafları teknik olarak eksiksiz örnekler ama aynı zamanda duygusal açıdan da başyapıtlar.
Sadece sanatçının fotoğraflarına bakmak size garip bir his verebilir. Birçoğu için bu duygu tiksinti ve mide bulantısı iken, diğerleri için bu kadar canlı ve ürkütücü fotoğraflar karşısında bir hayranlık duygusu olabilir.
Bununla birlikte, hangi Bensinski çalışmasına bakarsanız bakın, şaşırtıcı derecede orijinal ve benzersiz bir şekilde ürpertici olacağından emin olabilirsiniz.
Besinski’nin eserleri, zamanın klasik korku unsurlarına dayanmadan, garip bir biçimde hoş kabul edilebilecek grotesk eserler olarak defalarca tanımlandı.
Zdzislaw Beksinski, bu çalışmaların ilham kaynağının “rüyalarını fotoğraflıyormuşçasına fotoğraf çekme isteği” olduğunu söyledi.
1980’lerde Beksinski dünya çapında başarı elde etti. Çalışmaları özellikle Japonya, Fransa ve Amerika Birleşik Devletleri’nde giderek daha fazla satılıyordu ve sanatçı bu dönemde yeniden kolaylaştırıldı. Bu yüzden daha ölçülü ve bastırılmış bir renk paleti kullanmayı seçti.
1998 yılında Beksinski’nin 47 yıllık eşi kanserden vefat etti.
Beksinski’nin oğlu, eşinin ölümünden bir yıl sonra 41 yaşında Noel arifesinde intihar etti ve babası ölen oğlunu konutta buldu. Beksinski, 2005 yılındaki ölümüne kadar sanat eserleri yaratmaya devam etti.
Sanatçı, hizmetçisinin oğlu tarafından 17 yerinden bıçaklandı.
Beksinski’nin bakıcısının oğlu ondan 100 dolar borç istedi. Beksinski, borç vermeyi reddedince genç adam tarafından öldürüldü. Böylece 20 yaşındaki Robert Kupiac 25 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Beksinski’nin eserleri bugün de milyonları büyülemeye devam ediyor.
